Dolandırıcılık Suçu Sanığın Yaşamsal Tehlikeden Korunmak Ve Doğumu....


T.C. YARGITAY

15.Ceza Dairesi
Esas: 2012/11941
Karar: 2014/4909
Karar Tarihi: 17.03.2014


ÖZET: Maddi durumu iyi olmayan ve sosyal güvencesi bulunmayan sanık S.’un hamile olması nedeniyle doğacak çocuğunu muhakkak bir tehlikeden kurtarma zorunluluğu içerisinde olduğu, dolayısıyla yaşamsal tehlikeden korunmak ve doğumu gerçekleştirmek amacıyla diğer sanık A.'e ait sağlık karnesini kullandığı, bu nedenle de TCK'nın ilgili maddesinin koşulları oluşması karşısında, sanık S.’un eyleminin zorunluluk kapsamında olduğundan ceza verilmesine yer olmadığına dair kararda ve diğer sanıklar A. ve A. hakkında bilerek sağlık karnesini diğer sanığa kullandırdığına dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığından, beraatlarına yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiştir.

(5237 S. K. m. 25, 158)

Dava ve Karar: Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.

Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.

Sanık S. K.’in hamile olduğu, hamile olduğu bu dönemde eşinin kendisiyle ilgilenmediği, kendisinin de çalışmadığı ve gelirinin de olmadığı, bu nedenle zor durumda olduğu, kardeşi olan diğer sanık A.’in, eşi A. üzerinden aldığı sağlık karnesini ibraz ederek doğum amacıyla Karasu Devlet Hastanesine başvurduğu ve bu hastanede bir erkek çocuğu doğurduğu, bu hizmetlerin bedeli olan 400 TL’nin Sosyal Güvenlik Kurumu’na fatura edildiği,

5237 sayılı TCK'nın 25/2 nci maddesine göre, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığıyla konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşuluyla işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmeyeceğinin hüküm altına alındığı, maddi durumu iyi olmayan ve sosyal güvencesi bulunmayan sanık S.’un hamile olması nedeniyle doğacak çocuğunu muhakkak bir tehlikeden kurtarma zorunluluğu içerisinde olduğu, dolayısıyla bu yaşamsal tehlikeden korunmak ve doğumu gerçekleştirmek amacıyla diğer sanık A.'e ait sağlık karnesini kullandığı, bu nedenle de TCK'nın 25/2 nci maddesinin koşulları oluşması karşısında, sanık S.’un eyleminin TCK’nın 25/2 nci maddesinde düzenlenen zorunluluk kapsamında olduğundan ceza verilmesine yer olmadığına dair kararda ve diğer sanıklar A. ve A. hakkında bilerek sağlık karnesini diğer sanığa kullandırdığına dair mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı deliller bulunmadığından, beraatlarına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 17.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.